28 Ocak 2013 Pazartesi

Not Defterimden...

Köşeye bucağa gerekli gereksiz not almayı seven, olur olmaz kendimle ilişki kurduğum herşeyi saklamayı alışkanlık haline getirmiş biriyimdir. Ailemden bazıları benim bu saklama alışkanlığımı ve onlara değersiz görünen o şeyleri korumak için gösterdiğim gayreti gereksiz bir oyalanmaca -vakit kaybı- sayarlar. Hele hele onları düzenlemek için gösterdiğim çabayı...

Tamam, bir çoğunu bilinçsizce sakladığım bu şeyleri (bu bazen bir peçete, bazen bir çikolata ambalajı, bazen bir küçük not kağıdıdır) düzenlemek için gereğinden çok fazla zaman kaybettiğime katılıyorum ama onlarla uğraşırken tüm stresim gidiyor. Yerine burukta olsa bir ferahlık geliyor. Onlarda mazinin, sevincini bulup seviniyorum, hüznünü bulup sakinleşiyorum. Onlar sayesinde sûkutumu bozmadan, isyan etmeden yaşıyor, yaşamaya güç buluyorum. İşte aldığım notlardan biri...

"Marifetname'yi aldım elime. Tam ortasından açtım. Dört sahife geri sol sahifede gözüme ilk değen cümleyi okuyacaktım. Boş, bomboş bir kağıt parçası düştü bahtıma. Kuşku yok ki çok şey söylüyordu da ben okuyamadım. Acıyla gülümsedim. Bahtıma."
Isimle Ateş Arasında, sf.180; Nazan Bekiroğlu

Bu da bir başkası.. Bunun üstüne koca bir yazı yazabilirim..

"Anlaşılan bu insanların zihinleri derin düşüncelerle o kadar meşguldu ki, konuşma ve duyma organları dıştan bir dürtüyle harekete geçirilmezse ne konuşabiliyor ne de başkalarının konuşmalarını dinleyebiliyorlardı."
Güliverin Gezileri

Neyse bugünlük bu kadar yeter galiba.. Neşe ile kalın :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder